Herkese Merhaba. Bugün sizlerle kitabımın ilk bölümünü paylaşıyorum. Hikaye, karşısına çıkan insanlar ile hayatına yön veren bir kadının yaşadıkları ve umut dolu hikayesini içeriyor. Hikayenin düşünce hayatınıza katkı sağlamasını diliyorum. Değerli yorumlarınızı belirtmeyi unutmayın.
Güneş doğuyordu. Sabah rutini her zamanki gibi gün doğumundan önce başlamıştı. Gün doğarken evi ve ofisi arasında yer alan kafenin yolunu tutmuştu. Sokağın başından her sabah olduğu gibi kavrulan taze kahvenin kokusunu alabiliyordu.
İlerledi, kafeye geldiğinde, baristaya selam vererek her sabah oturduğu masanın üzerinde onun için hazırlanmış Espresso'yu yudumlamaya başladı. Her sabah uyanmak için tek tesellisi sabah kahvesi ve kafede bulunan muhteşem kokulardı. Her sabahı, bir çok ofis çalışanı gibi rutindi.
Sürüp giden hayatın içerisinde, zihni ve kalbi yok olmuş insanların arasında çalışarak hayatta kalmaya çalışıyordu. Oldukça eğitimli bir ailenin tek çocuğuydu. Ailesini üniversitenin son yılındayken trajedik bir trafik kazasıyla kaybetmişti.
Hayat, onun için çok zalim ve bir o kadar da zordu.
Kahvesi bittiğinde kafeden çıkarak çalıştığı ofise doğru yürümeye başladı. Ofisi çok yakındaydı, arabaya ihtiyaç duymuyordu. Çok yorgun olduğu günlerde de bir taksiye binerek bir kaç dakikada evine ulaşıyordu.
Ofise gittiğinde masasında her zamanki gibi bir karmaşa hakimdi. Bir türlü bitmek bilmeyen işler ve biri bitmeden, diğeri gelen işler. Ruhu ve zihni zaten yorgunken üst üste gönderilen ve bitmek bilmeyen işler onu daha da yoruyordu.
Ofiste arkadaşı yoktu. Diğer çalışanlarla çok fazla iletişime geçmiyordu hatta zorunda kalmadığı sürece hiç konuşmuyordu. Hepsinin birer köle olduğunu biliyor ve görüyordu. Çıkar dostlukları kurmak isteyen sözde arkadaşlar her gün kapısını çalıyordu ancak kabul etmeye hiç te hazır değildi.
Günün sonunda eve dönerken hemen yanında bir araba durdu. Arabanın camı açıldı. İçeride çalıştığı şirketin yöneticilerinden olan Bay James vardı. Bay James müsait olduğu takdirde Sophia'yı yemeğe götürmek istediğini söyledi. Sophia bunu kesinlikle istemiyordu, bir taraftan da zorunda gibi hissediyor ve ne konuşmak istediğini merak ediyordu.
Sophia bir anda arabaya yöneldi ve müsaitim Bay James, tabiki, diyerek arabanın kapısını açtı, Bay James'in yanına oturdu ve kapıyı kapattı.
Bay James, Sophia'yı şehrin en lüks restorantlarından birine getirmişti. Gerçekten neden buraya geldiğini bilmiyordu. Biraz şaşkın biraz da kuşkulu bakışları ile Bay James'i incelemeye başladı. Bazen bu tarz durumlarda rahatsız edici olabiliyordu.
Bay James gece boyunca Sophia'ya bugün çok güzel göründüğünü, nerede yaşadığını, ailesini, yaşantısını ve daha bir çok soru sordu. Sophia elinden geldiğince kapalı cevaplarla soruları geçiştirdi ve yemeğin sonunda kahve içmek isteyen James'i geri çevirdi.
Bay James, Sophia'yı evine bıraktı. Saat oldukça geç olmuştu. Tüm gece Sophia'nın neler olduğunu anlayamadan sonlanmıştı. Aklında bir sürü soru vardı ve her biri cevaplanmayı bekliyordu.
Ertesi gün haftasonuna uyanan Sophia kahvesini demledi ve oturma odasında hemen camın yayında bulunan kitap okuma ve dinlenme sandalyesine oturdu. Karışık duygular içerisindeydi ve zihni iyice dolmuştu. İşlerinini yoğunlu ve hafta içerisinde de Sophia'yı çok ta sevindirmeyen olaylar zinciri arda arda gelmişti.
Bay James, Sophia'yı çalıştığı kısmın grup yöneticisi yapmıştı ve bunun olması için hiç bir neden yoktu. Fazla çalışmıyordu ya da diğerlerinden farklı işler yapmıyordu. Sophia'nın akıl sır erdiremediği bir diğer olay ise Bay James'in onu yemeye çıkardığı günden bir önceki gün gelmişti. Bay James, Sophia'ya sadece yöneticilerinin giriş yapabildiği ve kaliteli zaman geçirebildiği özel bir odanın giriş kartını Sophia'ya vermişti. Bu odaya daha önce hiç bir çalışan girmemişti. Oda hakkında çok fazla bir şey bile bilmiyordu.
Anlam veremediği olaylar arda arda gelmiş ve kafasında bir çok soru işareti oluşturmuştu. Biraz kendisini rahatlatmaya ve zihnini boşaltmaya ihityacı vardı. Arabası ile şehrin en büyük doğa yürüyüşü rotasına doğru yola çıkmıştı.
Hayatının geri kalanını tümüyle değiştirecek olayın burada gerçekleşeceğinden habersiz, zihni yorgun bir şekilde parka doğru yola koyuldu.
- - - - -
Kahvesi bittiğinde kafeden çıkarak çalıştığı ofise doğru yürümeye başladı. Ofisi çok yakındaydı, arabaya ihtiyaç duymuyordu. Çok yorgun olduğu günlerde de bir taksiye binerek bir kaç dakikada evine ulaşıyordu.
Ofise gittiğinde masasında her zamanki gibi bir karmaşa hakimdi. Bir türlü bitmek bilmeyen işler ve biri bitmeden, diğeri gelen işler. Ruhu ve zihni zaten yorgunken üst üste gönderilen ve bitmek bilmeyen işler onu daha da yoruyordu.
Ofiste arkadaşı yoktu. Diğer çalışanlarla çok fazla iletişime geçmiyordu hatta zorunda kalmadığı sürece hiç konuşmuyordu. Hepsinin birer köle olduğunu biliyor ve görüyordu. Çıkar dostlukları kurmak isteyen sözde arkadaşlar her gün kapısını çalıyordu ancak kabul etmeye hiç te hazır değildi.
Günün sonunda eve dönerken hemen yanında bir araba durdu. Arabanın camı açıldı. İçeride çalıştığı şirketin yöneticilerinden olan Bay James vardı. Bay James müsait olduğu takdirde Sophia'yı yemeğe götürmek istediğini söyledi. Sophia bunu kesinlikle istemiyordu, bir taraftan da zorunda gibi hissediyor ve ne konuşmak istediğini merak ediyordu.
Sophia bir anda arabaya yöneldi ve müsaitim Bay James, tabiki, diyerek arabanın kapısını açtı, Bay James'in yanına oturdu ve kapıyı kapattı.
Bay James, Sophia'yı şehrin en lüks restorantlarından birine getirmişti. Gerçekten neden buraya geldiğini bilmiyordu. Biraz şaşkın biraz da kuşkulu bakışları ile Bay James'i incelemeye başladı. Bazen bu tarz durumlarda rahatsız edici olabiliyordu.
Bay James gece boyunca Sophia'ya bugün çok güzel göründüğünü, nerede yaşadığını, ailesini, yaşantısını ve daha bir çok soru sordu. Sophia elinden geldiğince kapalı cevaplarla soruları geçiştirdi ve yemeğin sonunda kahve içmek isteyen James'i geri çevirdi.
Bay James, Sophia'yı evine bıraktı. Saat oldukça geç olmuştu. Tüm gece Sophia'nın neler olduğunu anlayamadan sonlanmıştı. Aklında bir sürü soru vardı ve her biri cevaplanmayı bekliyordu.
Ertesi gün haftasonuna uyanan Sophia kahvesini demledi ve oturma odasında hemen camın yayında bulunan kitap okuma ve dinlenme sandalyesine oturdu. Karışık duygular içerisindeydi ve zihni iyice dolmuştu. İşlerinini yoğunlu ve hafta içerisinde de Sophia'yı çok ta sevindirmeyen olaylar zinciri arda arda gelmişti.
Bay James, Sophia'yı çalıştığı kısmın grup yöneticisi yapmıştı ve bunun olması için hiç bir neden yoktu. Fazla çalışmıyordu ya da diğerlerinden farklı işler yapmıyordu. Sophia'nın akıl sır erdiremediği bir diğer olay ise Bay James'in onu yemeye çıkardığı günden bir önceki gün gelmişti. Bay James, Sophia'ya sadece yöneticilerinin giriş yapabildiği ve kaliteli zaman geçirebildiği özel bir odanın giriş kartını Sophia'ya vermişti. Bu odaya daha önce hiç bir çalışan girmemişti. Oda hakkında çok fazla bir şey bile bilmiyordu.
Anlam veremediği olaylar arda arda gelmiş ve kafasında bir çok soru işareti oluşturmuştu. Biraz kendisini rahatlatmaya ve zihnini boşaltmaya ihityacı vardı. Arabası ile şehrin en büyük doğa yürüyüşü rotasına doğru yola çıkmıştı.
Hayatının geri kalanını tümüyle değiştirecek olayın burada gerçekleşeceğinden habersiz, zihni yorgun bir şekilde parka doğru yola koyuldu.
- - - - -
Sonraki bölüm çok yakında yayında olacak. Fikirlerinizi yorum kısmından belirtmeyi ve abonelik kısmında blogumu takibe almayı unutmayın. Görüşmek üzere.